Sahne yazmak, ekranda görülecek
ve duyulacak olan malzemenin yaratılmasıdır. Bir kez hikâyenin genel
çizgilerini ve yapısını belirledikten sonra, hikâyenin düğümsel çatısını ve
anlatımın baştan sona genel yapısını korumak için sahne sahne çalışmak gerekli.
Sahnelerin ardışıklığı, doğaçlama bir şekilde ve yazarın keyfine göre yapılmaz.
Gördüğümüz gibi senaryo sunum,
düğüm ve çözüm şeklinde üç aşamalı olarak yapılandırılmış bir anlatımdır.
Anlattığı hikâye ne olursa olsun, her zaman bir temel karakteri sahneye koyar;
bu karakterin ulaşmak istediği bir hedefi, bir amacı olur; karşısında aşması
gereken bir dizi engel bulunur; climax aşamasında bu hedefine ulaşmış olur ya
da başarısız olur.
Bütün bu serim, düğüm, çözüm şeklindeki
üç aşamanın hepsi sahne şeklinde yazılır.
1) Sahne nedir?
Her sahne bir anlatım ünitesidir,
bir anlatım bloğudur. Her sahne hikâyenin içinde bir özel hedefi ve işlevi
olmalı ve genel anlatım yapısının içende uyum sağlamalı, hikâyenin genel
atmosferine entegre olmalıdır.
a) Sahne tek
bir mekânda geçer (dramatürji tekniğinde yer birliği olarak adlandırılır.)
b) Sahne kısa
bir zaman diliminde gerçek zaman içinde geçer, yani direkt ya da naklen, canlı
yayın şeklinde kesintisiz bir zamanda geçer (dramaturji tekniğinde zaman
bütünlüğü olarak adlandırılır)
c)
Sahne eylem içinde karakterleri gösterir.
Somut olarak sahne kâğıt üzerinde
şunları içerir:
a) Sahne başlığı, sahne numarası, sahnenin etkisi ve mekân-dekor
bulunur (İÇ ya da DIŞ, GÜNDÜZ ya da GECE).
b) Sahnede hazır bulunan karakterlerin varlığını, bu
karakterlerin eylem içindeki yerlerini, sahnenin atmosferini, mekânın tasvirini
içeren bilgilerin verildiği paragraf.
c) Diyaloglar
d) Konuşan karakterlerin isimleri.
2) Sahnenin işlevi nedir?
Sahnenin temel önemi, ekranda
görülecek ve işitilecek olanları, yani görüntüleri ve sesleri belirlemek ve
görüntülerle sesler arasındaki ilişkiyi yapılandırmaktır. Genelde bir
sinematografik anlatının zayıflığı burada yatar. Birçok film seyircide bir
muğlâklık duygusu bırakır ve ölü zamanlar ardışıklığından oluştuğu izlenimi
yaratır. Bu nedenle, bir sahnenin hikâye içinde ne bir boşluğu doldurma işlevi
vardır, ne de bu sahneyi koymak güzel olur diye bir gerekçeyle yazılır. Bir hikâyenin
konusu ve türü ne olursa olsun (fantastik, komik, melodram…) her sahnenin
yerine getirmesi gereken belirli bir işlevi vardır.
1) Hikâyenin gelişimini, ilerlemesini sağlamak ve gerekli
ve temel olan bilgilerin verilmesini düzenlemek.
2) Karakterleri tiplemek.
3) Filmin temel fikrini, karakterlerin eylemlilikleri ve
diyalogları ile sunmak.
İdeal olarak her sahne bu üç
işlevi birden yerine getirmesi gerekir. Her halükarda, eğer bir sahne hikâyenin
genel anlatımı içinde bu üç işlevden hiç birini yerine getirmiyorsa, senaryoda
yer almasının hiçbir nedeni yoktur, çıkarılıp atılmalıdır.
3) Bir sahne nasıl yazılmalıdır?
Mucizevî bir reçete yok tabii.
Bir sahnenin başarısı tamamen yazarın yeteneğinin üzerinde yükselmektedir. Ama
bazı kurallara uymak, en azından doğru yolda ilerlediğimizin bir işareti
olmaktadır. Bir sahneyi yazmaya başladığımızda aklımızda olması gereken
şunlardır:
a) Daha önce ne olmuştu? Yani bir yandan hikâyenin genel
gelişimi açısında, diğer yandan özel olarak bir önceki sahnede ne olmuştu?
Karakterler nerelerden geliyorlar ve karakterler neler yaşadılar buraya kadar?
b) Karakterlerin duygusal durumları nedir?
c) Karakterlerin genel olarak hikâyenin içindeki amaçları
nedir? Karakterlerin özel olarak bu sahnedeki hedefi nedir?
d) Bu sahneden sonra ne olacak? Bu sahnenin hikâyeyi
Climax’a doğru ilerletmedeki yeri nedir?
Hikâyenin
genel yapısı içinde, her sahnenin kendisi de bir anlatım ünitesidir ve kendi
içinde bir bütünlük içerir. Yani her sahne şu şekilde yapılandırılır:
a)
Senaryonun bütünü gibi, sunum, düğüm ve çözüm içerir.
b)
Bir ritmi vardır
c)
Bir çatışma içerir
d)
Sonunda bir güçlü ve ya çarpıcı an içerir. Yani her
sahnenin de bir Climax’i olmalıdır. Filmin climax’ı gibi belirleyici, çarpıcı
olmasa da, her sahnenin bir durumun aydınlanması, bir durumun tersine
çevrilmesi, beklenmedik bir gelişme, vs. gibi kendi mütevazı climax’si olmalı.
4) Sahne yazımını nasıl geliştirebiliriz?
a) Gözden geçirilmesi gereken ilk
şey: Bu yazdığımız sahneyi daha ilerden başlatmak mümkün mü?
Anlatının ritmini kırmamak için,
sahnedeki karakterleri eyleme başlamış olarak ele almak tercih edilmeli (yürürken,
kalkarken, konuşurken, vs.). Eğer iki karakter arasındaki bir konumsa sahnesi söz
konusuysa sahneye konuşmanın ilerlediği bir anda başlamak daha iyidir.
(Selamlamakla başlamak, havadan sudan konuşarak zaman geçirip sonra asil konuya
gelmek kaçınılması gereken gereksiz anlardır.) Eğer bir karakteri günlük yaşamı
içinde göstererek tiplemek gerekiyorsa, yine de bu tur bir tipleme üzerinde
fazla durmamak, fazla uzatmamak gerekir.
b) Aynı şekilde gözden
geçirilmesi gereken ikinci şey: Acaba bu yazdığımız sahneyi daha önce
bitirebilir miyiz?
Bir kez eylem doruk noktasına
vardı mı, üzerinde daha fazla durmaya gerek yoktur. Bu, gösterişli bir kovalama
ya da takip eylemi olabilir ya da basit bir sohbet ya da fikir alışverişi
eylemi olabilir. Bir kez, eylem işlevini yerine getirdi mi, gerekli olay
gerçekleşti mi, bilgi verildi mi, hemen diğer sahneye geçmek gerekli.
c) Gözden geçirilmesi gereken bir
üçüncü nokta: Eylem, sözün önünde olmalı. Bir film görüntülerden oluşur,
diyaloglar eylemliliğin içinde işlevini yerine getirir.
Son olarak, bütün kurallar yıkmak
için vardır, bütün kurallar özgün ve yaratıcı bir biçimde bir fikir etrafında
yeniden yapılandırmak için vardır. Bütün başyapıtlar aynı zamanda kendini
kuralları üzerine bir envanter, bir döküm, düşünme ve yeniden yapılandırma
çalışmasıdır. Bütün bu kuralları yeniden yorumlama ve özgün bir biçimde
kullanma operasyonudur.
Bu demektir ki teknikleri
uygulamak üzerine körü körüne odaklanıp, heyecanı, yaratıcılığı, çekiciliği,
sensualiteyi ve orijinaliteyi unutmamak gereklidir.
Climax:Doruk noktası
KAYNAK: METİN GÖNEN SENARYO DERSLERİ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder