24 Aralık 2011 Cumartesi

SAHNE YAZMAK




Sahne yazmak, ekranda görülecek ve duyulacak olan malzemenin yaratılmasıdır. Bir kez hikâyenin genel çizgilerini ve yapısını belirledikten sonra, hikâyenin düğümsel çatısını ve anlatımın baştan sona genel yapısını korumak için sahne sahne çalışmak gerekli. Sahnelerin ardışıklığı, doğaçlama bir şekilde ve yazarın keyfine göre yapılmaz.

Gördüğümüz gibi senaryo sunum, düğüm ve çözüm şeklinde üç aşamalı olarak yapılandırılmış bir anlatımdır. Anlattığı hikâye ne olursa olsun, her zaman bir temel karakteri sahneye koyar; bu karakterin ulaşmak istediği bir hedefi, bir amacı olur; karşısında aşması gereken bir dizi engel bulunur; climax aşamasında bu hedefine ulaşmış olur ya da başarısız olur.

Bütün bu serim, düğüm, çözüm şeklindeki üç aşamanın hepsi sahne şeklinde yazılır.

1) Sahne nedir?

Her sahne bir anlatım ünitesidir, bir anlatım bloğudur. Her sahne hikâyenin içinde bir özel hedefi ve işlevi olmalı ve genel anlatım yapısının içende uyum sağlamalı, hikâyenin genel atmosferine entegre olmalıdır.

a) Sahne tek bir mekânda geçer (dramatürji tekniğinde yer birliği olarak adlandırılır.)
b) Sahne kısa bir zaman diliminde gerçek zaman içinde geçer, yani direkt ya da naklen, canlı yayın şeklinde kesintisiz bir zamanda geçer (dramaturji tekniğinde zaman bütünlüğü olarak adlandırılır)
c)      Sahne eylem içinde karakterleri gösterir.

Somut olarak sahne kâğıt üzerinde şunları içerir:

a) Sahne başlığı, sahne numarası, sahnenin etkisi ve mekân-dekor bulunur (İÇ ya da DIŞ, GÜNDÜZ ya da GECE).
b) Sahnede hazır bulunan karakterlerin varlığını, bu karakterlerin eylem içindeki yerlerini, sahnenin atmosferini, mekânın tasvirini içeren bilgilerin verildiği paragraf.
c)  Diyaloglar
d)  Konuşan karakterlerin isimleri.


2) Sahnenin işlevi nedir?

Sahnenin temel önemi, ekranda görülecek ve işitilecek olanları, yani görüntüleri ve sesleri belirlemek ve görüntülerle sesler arasındaki ilişkiyi yapılandırmaktır. Genelde bir sinematografik anlatının zayıflığı burada yatar. Birçok film seyircide bir muğlâklık duygusu bırakır ve ölü zamanlar ardışıklığından oluştuğu izlenimi yaratır. Bu nedenle, bir sahnenin hikâye içinde ne bir boşluğu doldurma işlevi vardır, ne de bu sahneyi koymak güzel olur diye bir gerekçeyle yazılır. Bir hikâyenin konusu ve türü ne olursa olsun (fantastik, komik, melodram…) her sahnenin yerine getirmesi gereken belirli bir işlevi vardır.

1) Hikâyenin gelişimini, ilerlemesini sağlamak ve gerekli ve temel olan bilgilerin verilmesini düzenlemek.
2)  Karakterleri tiplemek.
3)  Filmin temel fikrini, karakterlerin eylemlilikleri ve diyalogları ile sunmak.
İdeal olarak her sahne bu üç işlevi birden yerine getirmesi gerekir. Her halükarda, eğer bir sahne hikâyenin genel anlatımı içinde bu üç işlevden hiç birini yerine getirmiyorsa, senaryoda yer almasının hiçbir nedeni yoktur, çıkarılıp atılmalıdır.

3)      Bir sahne nasıl yazılmalıdır?

Mucizevî bir reçete yok tabii. Bir sahnenin başarısı tamamen yazarın yeteneğinin üzerinde yükselmektedir. Ama bazı kurallara uymak, en azından doğru yolda ilerlediğimizin bir işareti olmaktadır. Bir sahneyi yazmaya başladığımızda aklımızda olması gereken şunlardır:
a)  Daha önce ne olmuştu? Yani bir yandan hikâyenin genel gelişimi açısında, diğer yandan özel olarak bir önceki sahnede ne olmuştu? Karakterler nerelerden geliyorlar ve karakterler neler yaşadılar buraya kadar?
b)   Karakterlerin duygusal durumları nedir?
c)   Karakterlerin genel olarak hikâyenin içindeki amaçları nedir? Karakterlerin özel olarak bu sahnedeki hedefi nedir?
d) Bu sahneden sonra ne olacak? Bu sahnenin hikâyeyi Climax’a doğru ilerletmedeki yeri nedir?
Hikâyenin genel yapısı içinde, her sahnenin kendisi de bir anlatım ünitesidir ve kendi içinde bir bütünlük içerir. Yani her sahne şu şekilde yapılandırılır:
a)      Senaryonun bütünü gibi, sunum, düğüm ve çözüm içerir.
b)      Bir ritmi vardır
c)      Bir çatışma içerir
d)     Sonunda bir güçlü ve ya çarpıcı an içerir. Yani her sahnenin de bir Climax’i olmalıdır. Filmin climax’ı gibi belirleyici, çarpıcı olmasa da, her sahnenin bir durumun aydınlanması, bir durumun tersine çevrilmesi, beklenmedik bir gelişme, vs. gibi kendi mütevazı climax’si olmalı.


4)      Sahne yazımını nasıl geliştirebiliriz?

a) Gözden geçirilmesi gereken ilk şey: Bu yazdığımız sahneyi daha ilerden başlatmak mümkün mü?
Anlatının ritmini kırmamak için, sahnedeki karakterleri eyleme başlamış olarak ele almak tercih edilmeli (yürürken, kalkarken, konuşurken, vs.). Eğer iki karakter arasındaki bir konumsa sahnesi söz konusuysa sahneye konuşmanın ilerlediği bir anda başlamak daha iyidir. (Selamlamakla başlamak, havadan sudan konuşarak zaman geçirip sonra asil konuya gelmek kaçınılması gereken gereksiz anlardır.) Eğer bir karakteri günlük yaşamı içinde göstererek tiplemek gerekiyorsa, yine de bu tur bir tipleme üzerinde fazla durmamak, fazla uzatmamak gerekir.

b) Aynı şekilde gözden geçirilmesi gereken ikinci şey: Acaba bu yazdığımız sahneyi daha önce bitirebilir miyiz?
Bir kez eylem doruk noktasına vardı mı, üzerinde daha fazla durmaya gerek yoktur. Bu, gösterişli bir kovalama ya da takip eylemi olabilir ya da basit bir sohbet ya da fikir alışverişi eylemi olabilir. Bir kez, eylem işlevini yerine getirdi mi, gerekli olay gerçekleşti mi, bilgi verildi mi, hemen diğer sahneye geçmek gerekli.

c) Gözden geçirilmesi gereken bir üçüncü nokta: Eylem, sözün önünde olmalı. Bir film görüntülerden oluşur, diyaloglar eylemliliğin içinde işlevini yerine getirir.
Son olarak, bütün kurallar yıkmak için vardır, bütün kurallar özgün ve yaratıcı bir biçimde bir fikir etrafında yeniden yapılandırmak için vardır. Bütün başyapıtlar aynı zamanda kendini kuralları üzerine bir envanter, bir döküm, düşünme ve yeniden yapılandırma çalışmasıdır. Bütün bu kuralları yeniden yorumlama ve özgün bir biçimde kullanma operasyonudur.

Bu demektir ki teknikleri uygulamak üzerine körü körüne odaklanıp, heyecanı, yaratıcılığı, çekiciliği, sensualiteyi ve orijinaliteyi unutmamak gereklidir.

 Climax:Doruk noktası

KAYNAK: METİN GÖNEN SENARYO DERSLERİ

Hiç yorum yok: